GÖZLERİMDEN DÜŞEN BİR DAMLA YAŞTIN

24.05.2024 - Cuma 17:42

Katran karası gecelerin tam ortasında canlandı gözlerimde, sensiz geçen kırılgan yılların usu. Birden yüreğime koca bir yumru indi. Öyle bir canım yanmıştı ki, suskunluğumun bedelini ödüyordum bilinmezliklere. Canım acıyordu artık her nefes alışımda, hıçkırıklar düğümleniyor boğazımın derinliklerinde, haykıramıyorum... Özlemin küçük harflerin içinde kayboluyordu. Sesim tiz olmuştu. Ve yine seni beynimdeki dağarcığıma çekiyordum görmesen de..! Her nefes alışımda, hasretin kor ateş içinde yüreğimi yakıyor, kül olup rüzgar hızıyla savruluyordum.. Anla artık; sensiz gecen kaç mevsim oldu, hıçkırık sesimi dahi duymuyorsun. Kış mevsimi içimi ürpertiyor, yaz ise kavurucu sıcaklığıyla yüreğimi yakıyor, bahar ise usulca güne uyandırıyor benliğimdeki gizli kalan düşlerimi; ama güz içime hüznü veren masumlaştıran derin girdapların gizinde kayboluyorum zaman zaman! Zamansızlık, yada zaman içinde olmanın ağır bedelini hasretle ödüyorum...Yüreğim sızlıyor katran yarası her geçen gün kendini kanatarak, büyüyor için için..... hatta içten içe ve canım acıyor desem de yeridir. Yelkovanın akrebi kovalaması mı yoksa akrebin yelkovanı kovalaması mı? buna kararı kim verebilir anlamını düşünmek bile istemiyorum... Düşlerin özgürlüğü, kelebek kanatlarında tutsak kalmış... Bir gün düşersem yüreğine ansızın, hani belki aklına gelirsem bir seher vaktinin yalnızlığında o zaman bir sızı düşer yüreğimin derinliklerine... Belki de bana dokunmak istersin bir çiçeğin yapraklarında olurum ben, dikenlerini bile sevmelisin. Yeşilin, kırmızının, sarının, mavinin, beyazın en derinliklerindeyim, dokununca hissedeceksin. Elini uzattığında ama tutamadığın her yerdeyim ve ben varım...
Dokunmak istersen bana kendine dokun, ben olurum sende çoğalarak.
Dudaklarında ki ateş, teninde ki sıcaklık, vücudunu ürperten rüzgârım ben..
Canım çok acıyor varlığın yordu yüreğimi ey aşk!!!. Kaç zaman suskun dilim sıralayamaz sözcükleri ardı sıra.. bir bilesen ırmaklara kaç göz yaşı damlası akmıştır, yokluğunda. Ansızın zamansız ellerimin arasından kayıp gittin..! Yıktın içimdeki tüm sözcükleri ve tümceleri, sadece kimseyi üzmemek için çabaladım durdum hep bir yerde... Gerektiği yerde kendimden ödün verdim...Kırıldım, dağıldım ve sustum.. Sustum çünkü her suskunluğuma bir anlam yükledim......bilinenlere rağmen... Ama nedense hep kaybettim... Çünkü kırmak ya da bildiklerimi yüzüne söylemektense kendimi cezalandırdım... Yıllarca acı çektim, sustum sustukça kelimeler bölündü küçüldü yok oldu vefasızlıklarının uğruna... Ben iddialı sözleri seviyorum diyebilmek yürekte esen fırtınaya karşı koyabilmektir. Aniden titrersin elinde olmadan biran şaşarsın baka kalırsın bu ben miyim? titreyen böylesine dersin. Ürperirsin kendine gelirsin esen rüzgar alacağını alıp götürmüştür senden yine yalnızlığına ağlarsın... Yağmur damlacıkları ıslatır gözyaşlarını. Yağmurla karışır titrek ellerinle usulca dokunursun göz pınarlarındaki masum damlacıklara.. Ömrümden ömür çalıyorsun vefasız yar, her geçen an bir yıl daha yaşlanıyorum, yıpranıyorum ve küçülüyorum… Kayboluyorum dehlizlerinde hiç hafiflemiyor bu fırtına sürekli sürükleniyorum yorgun ve bitkin yüreğim mağlup düşüyor çoğu zaman. Sokaklarında kayboluyorum tükeniyorum zaman misali. Ruhum sonu olmayan labirentlerde oyalanıyor, kayıp yılların içinde. Yürümeyi yeniden öğrenmeye çalışıyorum, dimdik ayaktayım ve hayat benimle devam ediyor. Ben hayatım, yaşamın bir parçasıyım... Yüreğimdeki ateş sönmüyor. Bilemiyorum, külleri soğuduğunda yağan yağmurla birlikte kayıp gideceksin günün birinde… İnsan sevdiğini kaybedince ağaçlar yaprağını şarkılar nağmelerini kaybedermiş. Sen gibi... Değersizlikleri yanında taşır dönüp arkana bile bakmazsın vefasız... Gelme desem belki yalan olur çünkü yılların ağır bedeli var.
Yağmurlar da ben gibi ağlarmış gizliden, gizliye.
Rüzgarlar ahengini yitirirmiş, insan sevdiğini kaybedince sen gibi.
Köksüz çiçekler gibi kalakaldım ortada. Toprağın dudakları kanarmış soğuktan, meleklerin dualarına hüzün karışır, öksüz çocukların yürekleri tutuşurmuş. İnsan sevdiğini kaybedince kolu kanadı kırılırmış eylülün. Hani derdin ya bana “Eylül” ayı mevsimin en güzel ayı diye...
Sonbahar fırtınalarına çığlık katar mevsimler yas vaktinde mahpus kalırmış. İnsan sevdiğini kaybedince.. Seni içtim bu gece yudum yudum !! Sende Kalmayıp, bir yudum diye başladım bütün gece doyamadım içmeye. İçtikçe kokladım, kokladıkça özledim, özledikçe daha çok sevdim.! Ağladığın gün, nefesim, giderken sarıldığım, sarılırken saçlarımı kokladığın o gün çok gerilerde kaldı !! Bir yudumdun dün gece içtiğimde !! Yudumlar tükendikçe , yüreğimde, sen sevgili tükenmiştin. Gözlerimde durmayan yaştın her gece damla damla akıp kayboldun..!! ve kırılgan yılların usundayım... Gözlerimde düşen bir damla yaştın... sonsuzluğa kavuşan ey aşk...

YORUM YAZ