KANSERE KARŞI 12 ETKİLİ ÖNLEM!

19.02.2023 - Pazar 00:50

Kanserin görülme oranı tüm dünyada giderek artıyor. Dünyada her yıl 20
milyon, ülkemizde de yaklaşık 230 bin kişiye kanser tanısı konuyor.
Üstelik kanser en sık görülen ölüm nedenleri arasında kalp ve damar
hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alıyor. Dünyada her yıl 10
milyon kişi kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Yaklaşık her üç
kanserden 1’inden de beş önemli risk faktörü sorumlu oluyor: Fazla
kilolu ya da şişman olmak, meyve ve sebzeyi az tüketmek, hareketsiz
yaşam sürmek, sigara ile alkol tüketmek. Dolayısıyla yaşam
alışkanlıklarında yapılacak olan değişimlerle kanser riskini azaltmak
mümkün olabiliyor. Öyle ki yapılan araştırmalara göre; risk
faktörlerine karşı önlem alındığında kanser gelişimi yüzde 30-40 gibi
önemli bir oranda önlenebiliyor.

Acıbadem Ataşehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin
Engin, sigara kullanımının kanser için en önemli risk faktörü olduğuna
dikkat çekerek, “Sigara içmeyen bir toplum oluşturabilirsek akciğer
kanserlerinin neredeyse yüzde 90’ından daha fazlasını önleyebiliriz.
Sigara içmeyen bir toplumda akciğer kanserinin yanı sıra baş boyun
kanserleri, yutak borusu, mide, pankreas, böbrek, mesane, lösemi ve
hatta meme kanseri gibi birçok kanser türünde azalma görülecektir”
diyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Engin, kanserden
korunmamız için almamız gereken önlemleri anlattı; önemli öneriler ve
uyarılarda bulundu.

Haftanın 5 günü tempolu yürüyün!

Kansere karşı korunmada düzenli egzersiz yapmak büyük önem taşıyor.
Zira, düzenli ve doğru uygulanan egzersizler; metabolizmayı olumlu
etkiliyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, fazla kilolardan
kurtulmamıza destek oluyor ve stresi azaltıyor. Yapılan çalışmalarda,
haftada 5 gün 30’ar dakika tempolu yürüyenlerde; meme, kalın bağırsak,
rahim ve prostat kanseri daha az görülmüş. Bu nedenle haftanın iki- üç
günü günde bir saat ya da haftanın beş günü 30’ar dakika yürümeyi
alışkanlık edinin. Yürüyüşün yanı sıra yüzmek, bisiklet sürmek ve
tenis gibi aktiviteler de sağlığımızı olumlu etkileyen egzersizler
arasında yer alıyor.

Fazla kilolarınızdan kurtulun

Yapılan çok sayıda araştırma, fazla kilo ve obezitenin pek çok kanser
türünü tetiklediğini gösteriyor. Östrojen ve insülin de dahil olmak
üzere, bazı hormonların kanda yüksek düzeyde olması belirli kanserlere
yakalanma riskini arttırabiliyor. Araştırmalar, obezite ve fiziksel
aktivite yetersizliğinin özellikle meme, kolon, yemek borusu,
karaciğer ile rahim kanserlerine yakalanma riskini yüzde 20-25
oranında artırdığını gösteriyor. Bu nedenle sağlıklı beslenme ve
düzenli fiziksel aktiviteyle ideal kilonuza kavuşmanız büyük önem
taşıyor.

Sigarayı hemen çöpe atın

Sigara başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok kanser türünün
gelişmesine yol açan en önemli etken. Yapılan bilimsel çalışmalar,
akciğer kanserinin yüzde 90’ının sigara ve tütün ürünlerinin
kullanımına bağlı olarak geliştiğini ortaya koyuyor. Ayrıca sigara ve
tütün kullanımı en az 10 farklı kanserin oluşmasında doğrudan ya da
dolaylı olarak etkili oluyor. Zira sigara dumanında dört binden fazla
kimyasal madde yer alıyor ve bunlardan en az 250’sinin zararlı olduğu
ve 50’den fazlasının da kansere yol açtığı biliniyor.

Sağlıklı ve dengeli beslenin

Günde en az 5 porsiyon sebze ile meyve tüketin ve kanser riskini
artıran gıdalardan uzak durun. Örneğin kırmızı eti haftada en fazla
yarım kilo ile sınırlandırın. Bunun yerine; balık, tavuk ve hindi gibi
beyaz etleri tercih edin. Bakla, kuru fasulye, nohut, börülce ile
mercimek gibi bitkisel proteinleri sofranızdan eksik etmeyin. İşlenmiş
tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulafı tercih edin.
Tuz alımınızı günde 2-3 gram ile sınırlayın. Mevsiminde olmayan sebze
ve meyvelerde kanser gelişme riskini artıran hormon takviyesi ve
kimyasallar daha fazla kullanılıyor. Bu nedenle sebze ile meyveleri
mevsiminde tüketin.

Etleri mangalda pişirmeyin

Etleri kısa zamanda yüksek ateşte pişirmek gibi yöntemlerden
kaçınmanız da önem taşıyor. Örneğin mangal yöntemini tercih etmeyin.
Zira pişirme sırasında ortaya çıkan polisiklik aromatik hidrokarbonlar
kanser riskini artırıyor. Yine de mangal kullanacaksanız etleri
yakmamaya dikkat edin. Kanserden korunmak için en ideali yemekleri
buğulama ve buharda gibi geleneksel yöntemler ile pişirmek.

İşlenmiş ürünlerden kaçının

Kanserden korunmak için işlenmiş ürünlerini mümkün olduğunca
tüketmeyin. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Engin, gıdaların
dayanıklılığını artırmak için besinlerin bir takım işlemlere tabi
tutulabildiklerine dikkat çekerek, ”Örneğin işlenmiş balık
ürünlerindeki polikloronil bifenil ve diğer besinlerde kullanılan
sodyum benzoatin kanser riskini artırabildiği yapılan çalışmalarda
ortaya konmuş. Ayrıca sosis, salam, sucuk ve jambon gibi işlenmiş et
ürünlerini mümkün olduğunca az tüketin.” diyor.

Alkollü içecekleri bırakın

Alkol tüketimi baş-boyun bölgesi, yemek borusu, karaciğer, kalın
bağırsak, pankreas ve meme kanserinin bilinen sebeplerinden. Özellikle
sigara ile beraber alkol almak kanser riskini oldukça yükseltiyor.
Prof. Dr. Hüseyin Engin, “Alkolün alım süresi ve günlük tüketilen
miktarı arttıkça kanser riski de artıyor. Ancak alkol kullanımı ile
ilgili güvenli bir eşik yok. Dolayısıyla alkollü içecekleri hiç
tüketmemeniz en doğrusudur.” diyor.

Enfeksiyonlara karşı ‘önlem’ alın

Dünyada her beş kanserden biri kronik enfeksiyonlara bağlı gelişiyor.
Örneğin helicobacter pylori bakterisi mide kanserine, hepatit B virüsü
karaciğer kanserine, herpes grubu bazı virüsler de cilt ile rahim ağzı
kanserine yol açabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin
Engin, “Aslında enfeksiyonların çoğu önlenebiliyor veya tedavi
edilebiliyorlar. Dolayısıyla enfeksiyonlardan korunmak için önlem
alınmalı, hastalık geliştiyse kronikleşmemesi için zaman kaybetmeden
bir hekime başvurulmalı.” diye konuşuyor.

Aşıları ihmal etmeyin

Kanserden korunmak için dikkat etmeniz gereken bir başka önemli nokta
da ‘aşılarınızı düzenli yaptırmak’ olmalı. Risk altında iseniz veya
Hepatit B’nin sık görüldüğü yerlerde yaşıyorsanız, Hepatit B aşısı
olmanız karaciğer kanserinden korunmanız için çok önemli. Human
Papilloma Virüsünün (HPV) belirli tipleri de kadınlarda rahim ağzı
(serviks) kanseri gibi bazı kanser türlerinin gelişme riskini artıyor.
Dünya Sağlık Örgütü; rahim ağzı kanserine karşı 9-13 yaşlarındaki kız
çocuklarına aşı yapılmasını öneriyor.

Düzenli ve kaliteli uyku şart

Uykusuzluk da kanser riskini artıran önemli etkenler arasında yer
alıyor. Uyku sırasında bağışıklık sisteminin güçlü olmasında rol
oynayan birçok hormon salgılanıyor. Ayrıca vücutta gelişen kanser
hücrelerinin önemli bir bölümü bağışıklık hücreleri tarafından uyku
sırasında yok ediliyor.  Dolayısıyla düzensiz ve kalitesiz
uyuduğumuzda hormonlar ile metabolizmamız işlevlerini yerine
getiremeyince, kanserin gelişme riski artıyor.

Tarama programlarını aksatmayın

Herhangi bir yakınma olmasa bile tarama testlerinin düzenli olarak
yaptırılması yaşamsal önem taşıyor. Bu amaçla 50 yaşından sonra,
kansere dönüşebilen poliplerin saptanması ve tedavisi için 5-10 yılda
bir kolonoskopi yapılması, 30 yaşından sonra 5 yılda bir PAP Smear ve
HPV DNA testi ile rahim ağzı kanseri oluşumu için risk oluşturan CIN
lezyonlarının saptanması ve tedavisi son derece önemli. Yine 40
yaşından sonra 2 yılda bir yapılacak olan mamografi tarama ile meme
kanseri için öncül lezyonların saptanması mümkün oluyor.

Kış güneşine dikkat!

Son yıllarda, yetersiz D vitamini alımı ile bazı kanser türleri dahil
pek çok hastalığın gelişme riski arasında ilişki olduğu biliniyor.
Prof. Dr. Hüseyin Engin, “D vitamininin en iyi kaynağı ise güneşten
sağlanan ultraviyole ışınlarıdır. Gereksinimin yüzde 90’ı bu şekilde
karşılanabiliyor. Deride D vitamini oluşabilmesi için vücudun eller,
kollar, bacaklar ve yüz gibi en az yüzde 25’lik kısmının 15-20 dakika
süre ile güneş ışınlarının dik olarak gelmediği sabah saat 10:00’dan
önce, öğleden sonra 16:00’dan sonra güneş ışınlarıyla temas edilmesi
gerekiyor” diyor.

Ancak vitamin D’nin temel kaynağı olan güneşin kış ayları da dahil
olmak üzere fazlası ve özellikle UV ışınlarının güçlü geldiği 10:00 –
16:00 saatleri arasında maruz kalınması zararlı oluyor. “Çünkü UV
ışınlarının deri kanseri ve malign (kötü huylu) melanom gibi insan
sağlığı üzerine ciddi zararları vardır” uyarısında bulunan Prof.
Dr.Hüseyin Engin, “Bu saatler arasında güneşin altında kalınmamalı,
kalınması gerekiyorsa da gerekli önlemler alınmalı. Güneşten korunma
en iyi şekilde gölgelik yerler, güneş gözlüğü, uygun giysi ve şapka
ile sağlanıyor. Güneş kremi de yüz ve eller gibi vücudun güneşe maruz
kalan kısımları için gerekli oluyor.” diye konuşuyor. Ayrıca kozmetik
amaçlı ultraviyole (örneğin solaryum) ışınlarına uzun süre maruz
kalmak da tehlikeli oluyor.

Prof. Dr. Hüseyin Engin

YORUM YAZ