AŞK SONSUZ BİR NEHİRDİR...

19.02.2023 - Pazar 01:24

Aşkı aşk yapan duyğunun uçuverdiğini, düşünsel içgüdünün suç
işlediğinin tadına varıyorum olmasıdır. Her kadının içsel arzularının
büyüsüne kapılan meçhul hikayelerini, heyecanlı dizelerini severek
okur ve yaşıyarak tadına varırız. Aşk umulmaz ve sonu olmayan bir
tutku olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Aşk üç harften oluşan, beynimizin
derinliklerinde yer eden, sevdiğimiz insanı görme, özleme ve
heyecanımızın yüzümüze yansımasıdır aşk

Aşklarda darbe sevdalarını da güçsüzleştirmesi günlük tartışma konusu
yapması ikili ilişkilerin umulmaz run halinin tam kendisidir.
Gizliliklerinde yaşanmışlıklarında, anımsanmak, hatırlamak ve dünya’ya
özgürçe aşk sözcüğünü haykırabilmektir.  Gizlilik kavramını yok etmek,
bağlılık rüzğarının ılımlaştırılması ikili arasındaki zirvenin
basamaklarında savrulmak gibidir aşk.

Aşk sizin daha çok ilginizi ve sizi çeker içine...

Biliyor musunuz, Tanrı erkeklere ‘yaşanan günü; kadınlara ise geçmişle
geleceği armağan etmiştir. Aşık olan biri, kendinin aşık olmayan
halinden ne anlar ki. Aşk çılgınlıktır, çılğınca yaşamaktır ama ölümün
manasızlaştığı yerde aşk da ölüyor. Yalnızlaştırıldığımızda, acaba
kendimizi en çok bizi bekleyen kadersizliğin içine mi itiyoruz.
Sevmeden sevilmek, dokunulmadan dokunmak, yaralanmadan yaralanmak, acı
çekmeden acı çektirmek için mi kuşanıyoruz aşklarımızı. Kocaman bir
hayır diyorum!

Ama korkulardan kurtulmak da ne kadar zor. Her defasında acıyan
yerimiz hep kanar. Yazarken kalemimiz kanar, ağlarken gözlerimiz
kanar, özlerken özlemimiz kanar, kanar da kanar, yürek ise durmadan
kanar. Kendimizi bu kadar sakınarak nasıl yaşayabiliriz hayatı. Bu
kadar güçlü, bu kadar akıllı, bu kadar aşk dolu nasıl değebiliriz
hayata.

Hayat hüzünlü, gökyüzü hüzünlü, dokunduğum aşklar hüzünlü heyhat.

Bir anda savunmasız güçsüz ve hesapsız olmak belki de mutluluğun
kapısını açacak. Aşk savunmasız kapını çalacak, sam yeliyle kollarında
seni sımsıkı saracak. Sabahları yorğun ve anlayışlı bakıyorum
günışığına. Fırtınalı kıskançlıklar ölü bir deniz gibi çoktan çekildi
yamacımdan, sen düştün yarama, öyle bir sardın ki artık
yaralanmıyorum, ayrılıklar gelip çattığında yalnızca gözlerimi kısıp
bakıyorum, ruhun kendi kaderiyle çoktan kapandı çılgın okşayışlara.
Rüzğarlarla döktüm ben aşklarımı nehirlere, ama gene de çalkalanıyor
işte içim. Düşündüklerimin içinde sen oldun sevdan oldu, rüyalarımın
süsü, hayat verenim oldun.  Sarındıkları keder yaralar beni, usulca
kapadıkları gözlerinden kirpiklerine sızan hüzünle yaralanırım. İçin
için sonra kanarım...

Bu yazdıklarımla kanarım. Seni düşündükçe kanarım. Mutlulukları
bilirim, hüzünleri bilirim, sevişmeleri bilirim, çiçeklerin bahara
gülümsemesini bilirim, hayata gülümseyen aşkları bilirim. Mutluluk
uzun bir çizgi, acı ama küçük bir nokta, mutluluktur. Acılar sarsıcı
ve uzun, mutluluklar çıldırtıçı, ama kutsaldır. Her uzun acı, kısa bir
mutlulukla ödüllendirilebilir. Acılarla mutlulakların gitgelinde
çalkalanıp dururlar, acı çizgilerinde mutluluk noktalarını bekler,
mutluluk noktalarında ise aşk yelkovan gibi kovalar.. Hayat bu iki
yoldan birini seçmektir, insanın sevdiğine mi bağlanır, yoksa kendini
sevene mi... Sevmek mi daha bağımlı kılar insanı, sevilmek mi? Tümüyle
sevilecek yanları olan birini sevemez miyiz, yoksa sevebilmemiz için
mutlaka sevdiğimiz yanları mı olmalı, insanların sevmediğimiz ya da
sevmediğimizi söylediğimiz ya da sevmediğimizi sandığımız yanları mı
çekiyor bizi?

İşte o anda acının uzayan kesintisiz çizgisi mutlulukları yutup geçer.
O minik noktalar kendiliğinden kaybolur. Aşk acısı sıkıntıya
dönüşür... Umutsuzluk olsa dahi aşk birkez benliğini kaplamıştır,
umutla bakar yarına..

En dayanılmaz olan da budur işte, acının sıkıntıya dönmesidir. Aşk
acısı çekmesidir. Ateşler içinde yanmasıdır. Görme arzusunu her saniye
hissetmesidir. Onu arzulamasıdır. Hayalınde onu canlardırmasıdır. Aşk,
aşk aşk... Tarifi anlatılmaz aşk...ancak yaşayarak, sevişmenin
doruklarında, yaşamaktır aşk...Hayatı taşınmaz yük haline getiren aşk.
Sonunda bir mutluluk vaadi olan acının o vaadini yakalamasıdır aşk.

Bin bir acıyla besleyip büyütmeye çalıştığımız küçük mutluluklar,
hayatın anlamına anlam katandır... Aşkın kabuğu kırılmaz böyle
zamanlarda... İnsan sevdiğine mi bağlanır, yoksa kendini sevene mi?...
Aşk acısını kelimelerle anlatmak insanı zorluklarla karşı karşıya
getiriyor. Kelimeleri yanyana sıralamayla dahi aşk acısını ya da
aşkını anlatamazsın. Öyle zor ki, bir uzun çizgi, bir kısa cizgi,
ölümsüz gibi kesintisiz ve uzun çizginin sesidir aşk... Soluksuz
koşmaktır, yıldızlara ulaşmaktır aşk...

YORUM YAZ